
Bir zamanlar bu şehir için umut demekti Kars Kent Konseyi…
2001 yılında, dönemin Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu öncülüğünde kurulan bu yapı, sadece bir masa başı oluşum değil; kentin kaderini değiştiren kararların, cesur girişimlerin ve ortak aklın sahnesiydi. Kars Kent Konseyi Genel sekreteri unvanını alan emekli Türk Telekom Baş Müdürü (Araştırmacı yazar) Sezai Yazıcı bu katarın lokomotif görevini üstlenmişti. Bugün ise ne acıdır ki, bir zamanların aktif, çözüm odaklı, katılımcı platformu sessizliğe gömülmüş durumda. Kentin belleğinde artık bir hayalet gibi dolaşıyor: varlığı biliniyor ama sesi çıkmıyor, etkisi hissedilmiyor.
Kars Kent Konseyi’nin geçmişine şöyle bir dönüp baktığımızda, kentin bugün hâlâ faydasını gördüğü birçok kazanımın altında bu konseyin imzası var. Türkiye genelinde Tıp Fakültesi açılmasına yönelik yasağın kalkmasını sağlayan, sadece Kars değil, bölge halkı için de sağlık hizmetlerine erişimin kapısını aralayan girişim… O günlerde Ankara’ya gidip Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile, YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz ile doğrudan görüşen bir kent heyeti vardı. Ve bu heyetin arkasında güçlü bir halk desteği, STK’ların ortak sesi, yani Kent Konseyi duruyordu.
Uçak seferlerinin artırılması, bilet fiyatlarında yapılan yüzde 25’lik indirim, sadece ulaşımı kolaylaştırmakla kalmadı; Kars’ı daha erişilebilir, daha cazip bir kent hâline getirdi. O günkü THY kararlarının arka planında yine Kent Konseyi'nin talepleri, dosyalı başvuruları ve ısrarlı takibi vardı.
Bir diğer unutulmaz başarı ise Ani Ören Yeri’nin uluslararası platformlarda tanıtılması ve korunması için yapılan çalışmalar… Dört kez üst üste “Dünyada tehlike altında olan 100 site” listesine alınmak gibi benzersiz bir unvana sahip olması, dünya çapında Kars’ın adını duyurdu. Bu bir tesadüf değildi, bilinçli ve planlı bir çabanın sonucuydu. Ve o çabanın mimarı yine Kent Konseyi olmuştu.
Bugün geldiğimiz noktada ise karşımızda sadece tabelası kalan bir yapı var. Ne aktif bir katılım, ne güncel bir gündem, ne de kamuoyuna açıklanan bir plan-program mevcut. Konseyin toplantıları yapılmıyor, sivil toplum ile belediye arasındaki köprü neredeyse tamamen yıkılmış durumda. Peki ne oldu da bu kadar etkili bir yapı sessizliğe büründü? Sorunun cevabı birkaç başlıkta toplanabilir:
Yönetim İradesi Eksikliği:
Kent Konseylerinin etkinliği, yerel yönetimlerin bu yapıları ne kadar ciddiye aldığıyla doğrudan orantılıdır. Kent Konseyi’nin gündeme alınmadığı, önemsenmediği bir yerel yönetim atmosferinde, bu yapıların işlevsizleşmesi kaçınılmazdır.
STK’ların Geri Çekilmesi:
Zamanla STK’ların aktif katılımı azaldı. Çekilme süreci, güven kaybı ve etkisizleşme döngüsü ile birleşti. Oysa Konseyin gücü, katılımcılığındaydı. Toplumsal İlgisizlik: Kentlinin gözünde Konsey bir çözüm mecrası olmaktan çıktı. Katılım kültürü zayıfladı. Bunun bir sonucu olarak da Konsey’in karar alma yetkisi sadece kâğıt üzerinde kaldı.
Bugün artık şunu sormanın zamanıdır:
Kars Kent Konseyi yeniden ayağa kalkabilir mi? Cevap, evet. Ama bu sadece nostaljiyle, geçmiş başarıları anarak olacak bir şey değil. Yeni bir vizyon, yeni bir katılım modeli ve güçlü bir irade gerekiyor. Belediyeler, STK’lar, üniversiteler, meslek odaları ve en önemlisi halk bir kez daha aynı masa etrafında toplanmalı. Zira Kars’ın çözüm bekleyen onlarca sorunu var: Göç, işsizlik, tarihi yapıların korunması, turizm altyapısının güçlendirilmesi, gençlerin kentte tutulması… Bu sorunlar, sadece makam odalarında değil, halkın ortak aklıyla tartışılarak çözülebilir.
Kars Kent Konseyi bir hayalet değil, yeniden canlandırılması gereken bir mirastır. Çünkü geçmişte başardıkları, gelecekte başarabileceklerinin garantisidir.
Not: Bu yazı, Kars'ta katılımcı yerel yönetim anlayışının yeniden inşa edilmesi gerektiğine inanan bir yurttaşın çağrısıdır.