Dolar
42,9069
Euro
50,5211
© 2025 Kars Haber: Serhat Tv | Kars haberleri | Kars Son Dakika Haberler
Haber Yazılımı: Aladağ Bilişim

Kars Basını Tarihi: Arşiv Boşlukları, Siyasi Etkiler ve Yerel Hafıza

Kafkas Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nebahat Arslan, Kars yerel medyası tarihi üzerine, Ahmet Şahin’e tarihsel bir değerlendirmede bulundu.

Yayınlanma
Güncelleme
12 Dk Okuma Süresi

Prof. Dr. Nebahat Arslan, Çelebi Dergisi'ne verdiği röportajda Kars yerel basınının tarihsel gelişimini değerlendirdi. Röportaj, yerel medyanın şehir hafızası üzerindeki etkisini ve toplumsal değişimdeki rolünü inceledi.

Kars Yerel Basınının Tarihi Serüveni

Çelebi Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Şahin, Prof. Dr. Nebahat Arslan'a Kars yerel basını üzerine yaptığı çalışmalarda hangi kaynakları kullandığını sordu. Arslan, araştırmaları sırasında karşılaştığı zorlukları ve Kars İl Halk Kütüphanesi arşivlerinin bu süreçteki rolünü anlattı.

Prof. Dr. Arslan, Kars yerel basını ve Kars Halkevi üzerine yaptığı çalışmaların kendisini bu alana çektiğini belirterek, "Mevcut materyalin zenginliği ortaya çıktıkça, söz konusu birikimi müstakil bir kitapta toplamaya karar verdim" dedi. Ancak gazete ve dergi nüshalarına ulaşmanın sanıldığı kadar kolay olmadığını ifade etti.

Araştırmanın ilk aşamasında Varlık gazetesini temin etmeyi hedeflediklerini belirten Arslan, Ankara Millî Kütüphanesi aracılığıyla bu gazeteye ulaştıktan sonra, Kars basınına ilişkin pek çok kaynağın da burada muhafaza edildiğini fark ettiklerini söyledi. Bu durumun yıllara yayılan, sabır ve özveri gerektiren bir araştırma sürecini başlattığını ifade etti.

Arslan, Kars Halk Kütüphanesi'nden ise yalnızca bir kez yararlanabildiklerini, bunun da Vatan gazetesinin vilayet eki olarak yayımlanan derginin teminiyle sınırlı kaldığını belirtti. Bu nedenle, araştırmaları sırasında Kars Halk Kütüphanesi'nin gazete ve dergilerin herhangi bir nüshasına fiilen sahip olmadığını gördüklerini vurguladı.

Ahmet Şahin, Arslan'a yerel basın tarihini yazarken karşılaştığı en büyük arşivsel boşlukları veya metodolojik sorunları sordu. Arslan, Kars özelinde kayda değer bir arşive rastlamadığını, yalnızca Halk Kütüphanesinde 1980 sonrası döneme ait birkaç ciltlik gazete bulunduğunu ifade etti.

Arslan, Kars'ta arşiv bilinciyle hareket eden bir yapı bulunmadığını, resmi kurumların dahi gazete ve dergileri sistemli biçimde biriktirmediğini belirterek, Kars'ın kurumsal bir şehir arşivine duyduğu ihtiyacın son derece açık olduğunu vurguladı.

Tarih yazmanın, özellikle de bir şehrin tarihini kaleme almanın meşakkatli bir süreç olduğunu ifade eden Arslan, tüm bu zorlukların, sonunda ulaşılan belgelerle birlikte anlamını yitirdiğini söyledi. Kendi çalışmasının ise tamamen amatör bir yaklaşımla, imkânlar ölçüsünde yürütülmüş bir çabanın ürünü olduğunu dile getirdi.

Kars Basınının Dönemsel Analizi

Ahmet Şahin, Prof. Dr. Nebahat Arslan'a Kars Yerel Basını üzerine yazdığı eserin, “Kars Basın Tarihi (1921-1980)” başlıklı önceki çalışmalarının bir devamı olarak kurgulanıp kurgulanmadığını sordu. İki dönemin araştırılması arasında içerik ve yöntem açısından nasıl bir süreklilik ve kırılma görüldüğünü öğrenmek istedi.

Prof. Dr. Arslan, Cumhuriyet döneminde Kars yerel basınının, gerçek anlamda, 1921 yılının Eylül ayında Varlık gazetesinin yayımlanmasıyla başladığını belirtti. Bu sürecin, 1922 yılında Ardahan’da yayımlanan bir çocuk dergisiyle devam ettiğini, ardından 1929 tarihli Kars Vilayet Gazetesi, 1933’te Kars Halkevi tarafından çıkarılan Doğuş dergisi ve 1938 tarihli ilk Kars Tarihi kitabının geldiğini ifade etti.

Bu yayınları birinci kategori olarak ele almanın, 1950 sonrasını ise ayrı bir başlık altında değerlendirmenin daha isabetli bir tasnif olacağını belirten Arslan, Kars basın tarihini; 1921–1950, 1950–1980 ve 1980 sonrası olmak üzere üç döneme ayırmanın gerektiğini söyledi. İlk dönemi araştırmanın ikinci döneme kıyasla daha kolay olduğunu, ilk dönemde gazete ve dergi sayısının sınırlı olduğunu, ancak tamamına ulaşmanın mümkün olduğunu ifade etti.

Buna karşılık ikinci dönemde gazete ve dergi sayısının arttığını, fakat arşiv bilincinin olmaması nedeniyle bu yayınlara ulaşmanın çok daha fazla emek ve zaman gerektirdiğini belirten Arslan, bu iki dönemin içerik ve süreklilik açısından birbirine oldukça benzediğini, 1980 sonrası dönemin ise daha farklı bir süreç olarak karşılarına çıktığını, içerik, yayın anlayışı ve süreklilik bakımından önceki iki döneme kıyasla belirgin değişiklikler gösterdiğini vurguladı.

Yerel Basının Siyasi ve Sosyal Etkileri

Ahmet Şahin, Prof. Dr. Nebahat Arslan'a Kars Basını için önerdiği üç dönemli tasnifin hangi ölçütlere göre yapıldığını sordu. Bu dönemlerin yerel basın üzerindeki belirleyici siyasal sosyal etkilerinin neler olduğunu öğrenmek istedi.

Prof. Dr. Arslan, bu tasnifin, tamamen basın alanında elde edebildikleri kaynakların tarihsel süreciyle ilgili olduğunu belirtti. İlk yıllardaki imkân ve fırsatların sınırlılığının, yayın sayısının görece az olmasında belirleyici olduğunu ifade etti. 1950 sonrası dönemin ise ekonomik iyileşmeler ve matbuat alanındaki yasal düzenlemelerle bağlantılı olarak Kars yerel basınının çeşitlenmesine ve canlanmasına imkân tanıdığını söyledi. Bu süreçte Ayhavar ve Fırıldak adlı mizah gazeteleri ile Göze adlı bir sanat dergisinin yayımlandığını belirtti.

Gazete ve dergi sayılarındaki artışın yanı sıra, dikkate değer bir okuyucu kitlesinin varlığının da özellikle vurgulanması gerektiğini ifade eden Arslan, 1960 darbesi sonrasında basın hayatında belirgin bir özgürlük atmosferi hissedilirken, aynı durumun 1980 sonrası dönem için geçerli olduğunu söylemenin güç olduğunu belirtti. Dolayısıyla ekonomik ve siyasal şartların basın hayatını doğrudan etkilediğini, ancak yapılan tasnifin bu değişkenlere göre değil, tarihsel olgular esas alınarak oluşturulduğunu vurguladı.

Ahmet Şahin, 1980 darbesinin ardından uygulanan sansür, basın yasaları ve ekonomik darboğazların Kars’taki yerel gazetelerin yayın politikalarını ve sürekliliğini nasıl etkilediğini sordu.

Prof. Dr. Arslan, bu bağlamda, yerel basının hangi dönemde olursa olsun ekonomik zorluklardan en fazla etkilenen alanlardan birini teşkil ettiğini belirtti. 1920’lerde Varlık ve Kars gazeteleri; 1950’lerde ise Cengiz Ekinci’nin çıkardığı Ekinci ve Serhat Ardahan gazeteleri ile Halkevi tarafından yayımlanan Doğuş ve Kars Eli dergileri, çeşitli dönemlerde yayınlarına ara vermek ya da bir süreliğine bekletmek zorunda kaldığını ifade etti. Hatta bazı zamanlarda Kars’taki matbaaların kapanma zaruretiyle karşı karşıya kaldığını söyledi.

Benzer sıkıntıların, iki darbe sonrasında uygulanan sansür ve yayın politikaları nedeniyle de yaşandığını belirten Arslan, buna rağmen gazete ve dergilerin, tüm bu baskı ve sınırlamalara karşın gazetecilik yapma iradesini ve yayın faaliyetlerini sürdürme arzusunu tamamen ortadan kaldıramadığını vurguladı. Siyasetin, çoğu zaman basınla paralel bir seyir izlediğini, ancak Kars yerel basınının, siyasi ideolojiler ve katı kuralların etkisini hissetmiş olsa da, farklı görüşlerin temsil edilmesine imkân tanımayı başardığını ifade etti.

Ahmet Şahin, 1980 sonrası yerel sermayeye dayalı bir canlanma olduğunu belirtilerek, bu dönemde basının daha liberal yapıya geçmesinin ne tür yeni gazetecilik biçimlerini ortaya çıkardığını sordu.

Prof. Dr. Arslan, bu çalışmayı yürütürken, 1921’li yıllar ve sonrasındaki dönemin görece daha liberal bir nitelik taşıdığını; 1980 sonrasında ise yerel basının belirgin bir kafa karışıklığı yaşadığını söyledi. Ortaya çıkan gazetecilik pratiğini şu şekilde özetlemenin mümkün olduğunu ifade etti: özgürlük kavramının neyi ifade ettiğinin tam olarak kavranamadığı, haber değeri taşıyan ve taşımayan olaylar arasında sağlıklı bir ayrımın yapılmadığı, gazetecilik olgunluğu olarak tanımlanabilecek entelektüel perspektiften yoksun bir yayın anlayışı söz konusu olduğunu belirtti.

Bu nedenle, söz konusu döneme ilişkin iyimser bir değerlendirme yapmanın güç olduğu kanaatinde olduğunu vurguladı.

Ahmet Şahin, Hüryurt, Yeni Doğu, Serhat Kars, Ölçek ve Mücadele gibi gazeteler arasında yayın politikası, okuyucu kitlesi ve siyasi eğilim açısından ne tür farklılıklar gözlemlediğini sordu.

Prof. Dr. Arslan, Hüryurt'un, 1955 yılında yayın hayatına başlayan bir gazete olması nedeniyle diğerlerinden ayrı değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Buna karşılık, diğer gazetelerin büyük ölçüde dönemin mevcut siyasi ideolojilerinin sesi olma çabası içerisinde olduklarını ifade etti.

Ahmet Şahin, Mizah gazetelerinin (örneğin “Ayhavar” ve “Fırıldak”) Kars gibi taşra kentlerinde ortaya çıkmasının nasıl bir sosyokültürel zemine dayandığını sordu.

Prof. Dr. Arslan, bu durumun, belki de yalnızca Kars’a özgü bir sosyokültürel özellik olduğunu ve çalışmanın en çarpıcı sonuçlarından birini teşkil ettiğini söyledi. Söz konusu sosyokültürel zeminin, Kafkasya’dan Kars’a gelen muhacir kitlenin kendisini ifade etme kabiliyetiyle şekillendiğini belirtti. Cengiz Ekinci ve Mecit Hun da çıkardıkları iki gazeteyi, kendi kültürel birikimleri ve mizah anlayışları çerçevesinde yayımladıklarını ifade etti.

Ahmet Şahin, Serhat Kars Gazetesi’nin Azerbaycan temsilciliği kurmasının dikkat çekici bir gelişme olduğunu belirterek, bu durumun, yerel gazeteciliğin ulus ötesi boyut kazanmasına dair nasıl bir örnek teşkil ettiğini sordu.

Prof. Dr. Arslan, Serhat Kars Gazetesi’nin yerel olmasına rağmen Bakü’de bir temsilcilik açmasının yine Kars’ın Kafkasya ile olan soy ve dil bağını ortaya çıkardığını ifade etti.

Ahmet Şahin, Kars yerel basınının, halkın taleplerini ve sorunlarını yetkililere aktarma noktasında ne ölçüde etkin bir rol oynadığını sordu.

Prof. Dr. Arslan, inceledikleri süreçte, Kars halkının istek ve şikayetlerinin %80 oranında yetkililere aktarıldığını ve bunlara çareler arandığını ifade etti.

Ahmet Şahin, Gazetelerin eğitim, sağlık, tarım gibi gündelik yaşama dair konulara yer vermesinin, onları nasıl birer yerel hafıza ve kamusal alan aktörü haline getirdiğini sordu.

Prof. Dr. Arslan, Evet, kesinlikle… Ben bütün çalışmalarımda gazetelerden yararlandım. Hiçbir süreli yayın şehrin hafızasını bu kadar canlı tutamaz dedi.

Ahmet Şahin, Hüryurt gazetesinde yer alan Ermeni mezalimi dizisi gibi tarihî olaylara dair haberlerin, yerel basının kolektif hafıza üretimindeki rolünü nasıl etkilediğini sordu.

Prof. Dr. Arslan, Bence gazeteler yazı dizileri hazırlamalı, çünkü tarihi bir olayı en kısa yoldan -halka -doğru ve dürüst olduğu sürece- anlatmanın yolu bu olsa gerek dedi.

Ahmet Şahin, Yerel gazetelerin ayakta kalabilmesi için kamu ilanları, reklamlar ve abone gelirlerinin kritik önem taşıdığını belirterek, Kars’taki gazetelerin bu konuda nasıl bir strateji izlediklerini sordu.

Prof. Dr. Arslan, Gazeteler ekonomik anlamda büyük zorluklar yaşadılar. Günümüzde de yaşamaktadırlar. Bunun önüne geçmek için ayrı bir çalışma yapılmalıdır dedi.

Ahmet Şahin, Dönemin siyasi ikliminin, örneğin ANAP, DYP gibi partilerin yükselişi ya da yerel yönetimlerin politikalarının, gazetelerin içerik tercihlerine ne ölçüde yön verdiğini sordu.

Prof. Dr. Arslan, Bu sadece bu partilerin iktidarları döneminde olmadı. Her iktidar ulusalda olduğu gibi yerelde de kendi basın gücünü oluşturmaktadır. Parti mensubu olan kitleler, kendi fikirlerine yakın olan gazeteleri okumaktadır. Bu aslında bir kısır döngüdür dedi.

Ahmet Şahin, 2000 sonrası Kars basınında dijitalleşmeye geçişin izlerini nasıl yorumladığını, internetin etkisiyle yerel gazetecilikte ne tür dönüşümler yaşandığını sordu.

Prof. Dr. Arslan, Bence dijital ortam her şeyde olduğu gibi basında da kullanılmalı, ancak bunun kural ve kaideleri olmalı. Ben şuandaki durumdan pek hoşnut değilim dedi.

Ahmet Şahin, Bugünün tarihçileri ve araştırmacıları açısından Kars yerel basınının, nasıl bir kaynak olarak değerlendirilmesi gerektiğini, hangi konulara ışık tutabilecek potansiyeli barındırdığını sordu.

Prof. Dr. Arslan, 1921-1950 dönemi ana kaynaklardan birisi olarak, 1950 -1980 çeşitlilik açsından yardımcı kaynak olarak ve 2000 ve sonrası hafızamızı yenilemek için bakılacak kaynaklar olarak değerlendirilmelidir dedi.

Ahmet Şahin, Son olarak neler söylemek istersiniz? diye sordu.

Prof. Dr. Arslan, Öncelikle böyle bir çalışma yaptığınız için size teşekkür ediyorum. 2013 yılında yazdığım bu kitap yeniden konuşuldu ve en önemlisi Kars gündeme geldi. Ben şehir çalışmalarına çok önem veriyorum. İlgilenenlerin artması dileği ile dedi.

Senin de fikrin var mı?

İlk yorumu sen yap! Düşüncelerini bizimle paylaş.